Yaşamımızın her alanına yapılan müdahalelere, baskılara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Gülmemizden tutunda dövmemize kadar her şeyimiz büyük sıkıntı.
Gönlümüzün sevdiğini değil, ulu büyüklerimizin istediğini sevmeye, onlar nasıl isterse öyle yaşamaya yönlendiriliyoruz. Güzel uyutuluyor, çabuk unutuyoruz. Uzun zamandır durum maalesef böyle.
Yine de çok şükür ki yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen bu ülkede hala sinemadan tiyatroya, müzikten edebiyata birçok alanda inatla üretmeye, sözünü sanatla söylemeye devam eden, uykusu delik sanatçılarımız var.
Onların uykusuzlukları devam ettiği sürece inanıyorum ki bir gün üzerimize sinen tüm bu ölü topraklar kaybolacak. Hep birlikte gözlerimiz açık, renkli düşler göreceğiz. En azından ben öyle olacağını umuyorum. Çünkü bu kabuslarla dolu uyku halini bozacak tek güç sanat.
İşte İkincikat’ın sezon kapatmayarak yaz boyunca temaları seyirciler tarafından belirlenen #Yarının Oyunları başlığı altında sahnelediği dört oyundan birincisi olan Cambazın Cenazesi ‘ de bu uyku halini bozanlardan.
Yönetmenliğini Berfin Zenderlioğlu’nun yaptığı, Firuze Engin’in “dönüşüm” temasından yola çıkarak yazdığı Cambazın Cenazesi, aniden ölen bir dede, dedeleri için üzülen ve vasiyetini yerine getirmek için uğraşan iki torun ile başlayan, devamında akrabaların, komşuların dahil olduğu küçük bir kasabada geçen kızlı erkekli 22 karakterden oluşan keyifli bir dönüşüm hikayesi.
Sahi dönüşmeden önce ne güzeldik hatırlıyor musunuz, ben hep özlediğim için olsa gerek hiç unutmuyorum.
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama kalbimizde anısı olan sokaklarımızı, evlerimizi, parklarımızı kaybetmemizin “dönüşüm” ile bir alakası olmalı
Semtimizin ortasına dikilen o upuzun direğe, renkli ışıklarıyla manasızca yanıp sönen saçma havuza ne zaman baksam gördüğüm tek şey anlam katılmaya çalışılan ama anlamsızlığını gizleyemeyen kocaman bir düzlük.
Halbuki o düzlük bir zamanlar etrafı daimi halk pazarı ile çevrili, rengarenk salıncaklarında sallanan şen kahkahalı çocuklarıyla, ağaçlarının gölgesinde dinlenen teyzeleriyle, amcalarıyla oldukça anlamlı bir parktı.
Elbette sadece bizim semtin parkı değil dönüşen.
Yenisini yapacağız diye yıkılan evler ve yerlerine “kentsel dönüşüm” hediye paketi içinde bir lütuf gibi sunulan evlerde bu dönüşümün bir parçası.
Şehirdeki kalabalık arttıkça şehrin uzak, sözüm ona sessiz sakin ama çok güvenli yeni sitelerine taşınıp çoğalan yalnızlıklarımızı, kalabalık betonlarla azaltmaya çalışan insanlarız artık. “Mahalle” kavramının ne kendisi ne de dizisi kaldı neredeyse.
Toplu taşıma dediğimiz şey toplu katliamdan başka bir şey değil. Özellikle metrobüs denilen (ki ben kendisine çilebüs diyorum) toplu taşıma canavarının ebedi köleleri haline gelmiş durumdayız.
Bir yanda alışveriş merkezi yapılacak diye yıkılan tiyatro sahneleri, bir yanda alışveriş merkezi içinde sinema salonlarından bozma tiyatro salonları.
Yeter ki sahne olsun elbette olsun ama eskiden yeniye dönüştürülen her şey bana kalırsa o eskinin içimize dokunan ruhunu, büyüsünü kaybettiriyor. Örneğin Ses Tiyatrosu’nda seyrettiğiniz oyunla Cevahir Sahnesi’nde (oyun ne kadar iyi olsa da) seyrettiğiniz oyunun keyfi aynı olmuyor. Aynı şekilde Beyoğlu Sineması’nda film seyretmek ile Demirören’de film seyretmek de aynı şey değil. Tabi ki bunun yanında BO Sahne, Moda Sahnesi gibi kendine özgü tasarımlarıyla sanatseverlere nefes aldıran yeni sahnelerde yok değil.
İşte Cambazın Cenazesi’ni seyrettikten sonra içim bu düşüncelerle doldu. Zaten hep söylerim izlediğimiz, seyrettiğimiz, dinlediğimiz bir şeyi beğeniyorsak bunun sebebi muhakkak içimizde bir yerlere dokunduğu içindir. Ya geçmişi düşünür hüzünlenir, ya da geleceği hayal eder, umut tazeleriz.
Bu arada 22 karakter deyince aklınıza hemen kalabalık bir kadro gelmesin. Oyundaki tüm karakterler Tolga İskit ve İbrahim Halaçoğlu tarafından canlandırılıyor. Canlandırmaktan da öte aslında, adeta yaşatılıyor.
Özellikle Tolga İskit’in canlandırdığı Marika Abla benim favorim.Trakya şivesinden tutunda Rum ağzına kadar uzanan, taklit ve doğaçlamalarla zenginleşen karakter geçişleri oyunu hiç sıkılmadan keyifle seyretmenizdeki bir başka önemli unsur.
Yarının Oyunları projesi kapsamında sahnelenen diğer oyunlara gelince; Sahneleniş sırasıyla Poz, Let ve şu sıralar son gösterimlerini tamamlamak üzere olan Ruveyda. Her oyunun sadece 10 temsil olarak sahneleneceği duyurulmuş olsa da içimden bir his oyunları özellikle de Cambazın Cenazesi’ni yeni sezonda da alkışlamaya devam edeceğimizi söylüyor.
Ayrıca gösterimlerini kaçırdığınız, seyredemediğiniz oyunlar içinde hiç üzülmenize gerek yok. Çünkü dört oyununda Eylül ayı içinde birer gösterimi daha olacak. Ayrıntılı program bilgisi için www.ikincikat.org adresini takip edebilirsiniz.
Yeni sezonda alkışlanmadık oyun bırakmamanız dileğiyle…
Bir Tiyatro Delisi’nden Sevgilerle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder