31 Aralık 2013 Salı

Başka, çok başka bir yıldın sen 2013...

Başka, çok başka bir yıldın sen 2013...


Vedalar kattın, başlangıçlar getirdin, nefis sürprizler hediye ettin.


Sanatın hayat boyu insanı aydınlatan sonsuz bir ışık olduğunu gösterdin.


Kimi zaman çok üzdün, kimi zaman çok hırpaladın, kimi zaman bıktırdın ama bir o kadarda çok şey öğrettin bize.


En çok da her ne olursa olsun, hangi koşulda olursak olalım, ne yaşarsak yaşayalım “bir arada” olmayı “biz” olabilmeyi öğrettin.
Ve kapının eşiğinde içeri girmek için sabırsızlanan yeni yıl, biz 2013’ten biriktirdiklerimiz, içimizde ki yaşama sevincini her şeye rağmen koruyacak o çocuk ile birlikte seni karşılamaya hazırız, sende hazırsan hoş geldin!


Her Daim Kırmızı Sevdalısı Leyla Bir Tiyatro Delisi’nden Sevgilerle



4 Eylül 2013 Çarşamba

Yeni Sezona Dair Bağzı Şeyler...

İşte mevsim sonbahar, kış kapıda…

Aslına bakarsanız durum hiç de öyle göründüğü gibi değil. Yani kışın kapıda falan olduğu yok.

Biz aslında aylar önce başlayan bir bahar şenliğinin içindeyiz ve görünen o ki kolay kolay da bu şenliği terk etmeyeceğiz.

Gerçi bağzı çalılar, bağzı kaktüsler, hatta bağzı devedikenleri içimizde açan gökkuşağı çiçeklerini soldurmaya, bizi nefessiz bırakmaya, bol su vererek köklerimizi çürütmeye çalışmadı değil.

İstedikleri birliğin, beraberliğin şenliğine gölge düşürmekti ama başaramadılar.

Neden mi? Bizim çiçeklerimizin kökü Gezi’ye dayanıyor da ondan…

Biz yeri geldi hareket etmeden durduk, yeri geldi el ele olduk, yeri geldi kızlı erkekli merdivenlerden aşağı rengarenk yuvarlandık, yeri geldi sis bulutlarının içine yürüdük, yine de çiçeklerimizin yok olmasına izin vermedik.

Özetlemek gerekirse, Gezi’nin kalbinde açmış bir çiçeği soldurmak mümkün değildir.

Hele ki o çiçek sanatın herhangi bir dalıyla açmışsa...

Sanıyorum bu sezon tiyatro başta olmak üzere birçok sanat dalında başlık Gezi olacak. Bunlardan bir tanesi de, hatta ilki Gezerken.

Gezerken; Gezi Parkı sürecini bize dört yazarın usta ve sahici kaleminden dökülen hikayeleriyle anlatıyor. Hikayelere can veren oyuncularda en az hikayeler kadar sahici. 8 Haziran’da Gezi Parkı’nda prömiyerini yapan oyun bugüne dek Avrupa ve Anadolu yakasındaki parkları dolaştı, sezonda da sahneleri dolaşmaya devam edecek. Sezonun ilk tavsiyesi olarak aklınızda bulunsun mutlaka:)

Prömiyeri beklenen birçok oyun, geçen sezondan beğenip tekrar izlenmeyi bekleyen oyunlar, yeni açılacak sahneler, tiyatro festivalleri, şiir dinletileri, konserler, atölyeler, filmler, kitaplar.

Ve daha da neler neler…

Hep tekrarladığım gibi sanat var olduğu sürece bizlerde bu hayattan ümidimizi kesmeyecek, sanatın ışığıyla geleceğimizi aydınlatmaya devam edeceğiz.

Başta tiyatro delileri olmak üzere, kalbi sanatla atan herkes için muhteşem bir sezon olmasını diliyorum.

Aşkla, sağlıcakla, dostlukla en önemlisi sanatla kalın !

Bir Tiyatro Delisi’nden Sevgilerle !



Twitter

https://twitter.com/tiyatrodelisi



Tiyatro Sahnelerinde Ne, Nerede, Ne Zaman ? :) :(

https://www.facebook.com/groups/50768405027/


www.istanbultiyatrolari.com



























10 Mayıs 2013 Cuma

Çocuklar Lâle Sirki'nin Gizemli Hikâyesi'ni Öğrenmeye Hazır Mısınız? :)

Çocuklara müjde!

Bir sirkte gösteri yapanları yakından tanımak için şehrinize gelecek sirki beklemeyin, gösteri dünyasının gizemli ve eğlenceli dünyası şahane renkleri ile bu kitapta.

“Lâle Sirki ve Gizemli Hikâyesi” şimdi tüm kitapçılarda!

Uzun yıllardır Tiyatro Oyunevi’nde birlikte çalışmalarını sürdüren Mahir Günşiray ve Claude Leon bu kez çocuk kitapları yayımcılığında çalışmaya başladı.

“Lâle Sirki ve Gizemli Hikâyesi” adlı resimli çocuk kitabını Claude Leon yazdı ve resimledi, Mahir Günşiray Türkçesini hazırladı.











Ayrrıntılı bilgi ve internet siparişi için:


http://claudeleon.wix.com/claude-leon

https://www.facebook.com/claudegunsiray






26 Mart 2013 Salı

Deliye Her Gün 27 Mart Nasıl Olsa :)

Hastaysam ilacım, mutsuzsam mutluluğum, dertliysem neşem, tiyatro herşeyim:)

Öyle bir delilik, öyle bir aşk, öyle bir sevda ki bu...

Delilik böyle kendiliğinden olmuyor aslında.

Buna sebep olan sahnede sizi alıp götüren hikayeler, o hikayelerin bize hatırlattıkları ve elbette ki seyrine doyum olmayan oyunculukların katkısı çok büyük:)

Ayrıca eş dostla seyretmeye doyulamayan oyunların ikinci, üçüncü turları, sezon içinde heyecanla beklenen oyunları, Ekimden önce seyredilmesi gereken prömiyerleri, sezonun şakalı son oyunlarını, tiyatro festivallerini, Genç Günleri, açık hava akşamlarını, İş Sanat’ta tiyatro tadındaki şiir dinletilerini, tiyatro sayesinde kazanılan sürpriz güzel dostlukları, her sezon artarak çoğalan, sahnelere koştururken yollarda girilen gülme krizleri ve maceraları da unutmamalı:)

İnanın abartmıyorum ama bir şeyi çok açıkça belirtmeliyim. Belki sahne üstünde ya da gerisinde değilim ancak iyi bir oyun seyrettikten sonra yaşadığım mutluluğun inanın tarifi yok. Yaşadığımı hissediyorum, nefes alıyorum. Ben böyle hissederken sahnedeki sanatçılar o alkışları duyduğu zaman neler hissediyor kim bilir.

Her yeni oyun, her yeni açılan sahne son dönemlerde artık biz sanatseverler için çok daha önemli bir hale gelmeye başladı. Çünkü profesyonelinden, amatörüne, devletinden şehrine kadar sahnedeki her şey bizim için geleceğe umutla bakmak için bir sebep.

Bilenler bilir hep derim, yine tekrarlayacağım. Ben tiyatronun sebep olduğu her şeyi çok ama çok seviyorum. Bu nedenle gönlümden geçen hep daha çok sahne, hep daha çok yeni oyun.


Ve değil mi ki deliye her gün bayram bana da her gün 27 Mart nasıl olsa... :)

Bu nedenledir ki başta sanatçı dostlarım olmak üzere tiyatro için ter döken, emek veren tüm tiyatro delilerinin “Dünya Tiyatro Günü” nü bugünden kutluyorum:)

Tiyatro umut, tiyatro direniş, tiyatro yaşadığını hissetmek, tiyatro bir aşk ve tiyatro ile aşk yaşamanın keyfi bambaşka...

Tiyatro, seni sevmek aşkların en güzeli...

Tiyatro aşkınaaaa!

Bir Tiyatro Delisi’nden Sevgilerle



Twitter


https://twitter.com/tiyatrodelisi



Tiyatro Sahnelerinde Ne, Nerede, Ne Zaman ?


https://www.facebook.com/groups/50768405027/


www.istanbultiyatrolari.com













8 Şubat 2013 Cuma

Yaşamak Diyoruz Bunun Adına...

Dinlediğimiz müzik, seyrettiğimiz film, gittiğimiz oyun, okuduğumuz kitap gibi hayatımız. kaybettiklerimizi arıyor, unuttuklarımızı hatırlıyoruz.

Her şey unutma, özleme, hatırlama üzerine kurulu...

Biriktirdiklerimizle direniyor, umut ediyoruz.

Yaşamak diyoruz bunun adına...