17 Temmuz 2012 Salı

Karadeniz'de bir leyla... :)))
















Reyhan Sultan ile 7 yıllık dostluğumuzda birçok güzel şey paylaştık, bunların hepsi İstanbul'da olmuştu. Sınırlı zamanlara tiyatro seyretmeyi, İstanbul'u gezip fotoğraflamayı ve daha bir çok şeyi sığdırdık. Ve her defasında da birbirimize doyamadan ayrılmıştık.

Ve yine aynı şey oldu:)

Reyhan Sultan hep Samsun'a çağırıyordu, ama öyle bir iki günlüğüne değil, bir hafta, belki daha fazla.. Böyle söylemekte ne kadar haklıymış, gerçekten bir bildiği varmış:) Ah leyla ben, sanki niye daha önce fırsatını bulup kaçmamışım ki Samsun'a:))) ( bu arada leyla benim sahne adım )

Yine dardı vakitler ama kahkalar, gülücükler genişti... Sohbetler keyifli, geziler eğlenceli.

Öyle güzel anılar birikti ki, öyle güzel şeyler öğrendim ki bu muhteşem insanlardan.

Sanırım öğrendiklerimin en başında fön çekmek geliyor:))) Eh emir büyük yerden, sıkıysa öğrenme, zavallı Murat Abi şimdi seni daha iyi anlıyorum:)

Bir de ayakkabı maceramız var ki... Burada hiç yok ya, kalk git Samsun'dan ayakkabı al, ama alırken söylediğim şey geçerli, giydirmeye birinin gelmesi şart:)

Birlikte içtiğimiz ev yapımı limonatanın, o enfes alman pastasının, Yeşilırmak kenarındaki balık ekmeğin tadı ise hala damağımda. Tabi daha simitler, dondurmalar, biberler, Kantin'in pide ekmeksiz döneri, Nurşen'imin muhteşem çorbası, pideler, türk kahveleri, dalından yediğimiz erikler, dutlar, yemişler, kaçan otobüsün şerefine yenilen sütlü mısırlar var. Liste böyle uzar gider.

Ve gelelim Samsunlu çılgın fotoğrafçılara...

Ekibin bir kısmını Cumartesi bir kısmını da Pazar günü tanıdım.


Reyhancım başta olmak üzere her biri birinden renkli, neşeli, muzip sevgi dolu, güler yüzlü, ne eğlenmeye, ne fotoğraf çekmeye doymayan dünya tatlısı insanlar..

Ünye'ye gidiş ve dönüş yolunda arabada girilen gülme krizleri, Ünye sahilindeki mısır ve sürpriz dondurma partisi. Kadılar Yokuşu, Aydede Anaokulu ve Göbü Köyü'ndeki fotoğraf çekimleri. Ünye Müze Evi'ndeki Sabit Kalfagil söyleşisi.

Ünye'deki şenlik Cumartesi günü yaşandı, şenliğin devamı da Pazar günü At Çiftliği dönüşündeydi. Önce Seçkin Abla'lara Murat Abi ile face şakasıyla bir giriş yaptık, sonrası geldi zaten..

Birde uğrayacağımız her eve yaklaşırken Murat Abi'nin inmeyin gidiyoruz uyarılarına rağmen her birine gidip oturduk ya, bu daha da hoştu. Böyle diye diye sanıyorum 4 ev gezmesi yaptık:)

Samsun'da öğrendiğim bir şey daha; Samsun'da insanlar eve dönüyoruz dediklerinde sakın inanmayın, onlar için aslında eğlence daha yeni başlıyor:) En azından çılgın fotoğrafçılar ekibi için durum böyle:)



Dört dörtlük muhteşem bir dört gün...

Hayatımın en özel zamanlarından biriydi, kendimi hiç bu kadar özel ve mutlu hissetmemiştim. Hani Özen Yula demiş ya "Güldüklerinizle yaşayın, yaşadıklarınızla gülün. Ömrünüze bereket gelsin" işte sizlerle olmak tam da böyle bişey... Aranızdaki bu özel bağ, gönül dostluğunuz hiç bitmesin ve nazar değmesin.

Şu hayatta siz gibi dostu olana ne mutlu.

İyi ki varsınız, en kısa zamanda çok daha çılgın maceralarda buluşmak dileğimle:)

Kalbini Samsun'da bırakmış İstanbul'daki bir leyladan sevgilerle.. :)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder