14 Aralık 2011 Çarşamba

Muhsin Ertuğrul'dan...

Beyninden şu para ihtirasını, zenginlik deliliğini, şöhret aptallığını ve kendini beğenme budalalığını çıkar. Ondan sonra seni tanıyalım, bakalım kaç dirhem geliyorsun. Tiyatro, üstünkörü bir meslek değildir. Tiyatro bir tutku, bir kara sevda, ömür boyu baş döndürücü bir sevgidir. Hem de mezara kadar süren bir sevgi! Her deniz teknesinin olduğu gibi, herkesinde bir pusulası vardır. Bu pusulanın ibreleri çeşitli yönleri gösterir. Benim pusulamın ibresi hep tiyatro sevgisini gösterir. Sevgiliden uzak kalmak elbet üzücüdür. Ama onu size bıraktırdılar diye siz onu bırakamazsınız ki. O sizin içinizde. Hey! ... Yazdıranlar, yazanlar, elleri kalem tutanlar, dilleri ağızlarının içinde dönenler, kalpleri küllenmiş ateş taşıyanlar, hep el ele veriniz ve bu ihtiyacı halka duyurunuz. Çünkü siz bugüne kadar bu yolda bir satır bile yazmadınız, bu mealde bir söz söylemediniz, bu ocağa bir kıvılcım sıçratmadınız. Bütün bunlar için amansız yarının sizi itham etmemesini isterseniz bugünün hizmetine koşunuz. İstikbal kincidir, affetmez. Muhterem münevver arkadaşlar, aziz yarım münevverler, cahil olup da münevver gibi görünmek isteyenler, sevgili snoplar, züppeler, iyiler ve fenalar, büyükler ve küçükler, gençler ve ihtiyarlar, kadınlar ve erkekler, hanımlar ve beyler.. Bütün millete layık muazzam bir tiyatro kurmak için hep el ele verelim, hiç olmazsa bir defa olsun hepimiz bir kültür hareketinin etrafında omuz omuza, göğüs göğüse, elele birleşelim, itiraz yok, istemek var ve istemek yapmanın başlangıcı, başlamak başarmanın yarısıdır. Muhsin ERTUĞRUL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder